top of page

Bir Kadının Savaşı: Tomris Hatun’un Ardında Kalan İzler

  • Yazarın fotoğrafı: Adem Küçük
    Adem Küçük
  • 16 Nis
  • 2 dakikada okunur

Tarihin unuttuğu değil, unutturulmak istenen bir ses: Tomris Hatun.

Bu yazıda, onun savaşını, öfkesini ve mirasını anlatıyoruz.

Tomris Hatun
Tomris Hatun

Tarihin tozlu sayfaları çoğu zaman erkek isimleriyle doludur. Fatihler, sultanlar, hakanlar... Ancak arada, tüm bu kalabalığın içinden bir isim sessizce sıyrılır: Tomris. Ne gürültülü bir çağın içinde kaybolmuş ne de yazılmaktan çekinilmiş bir efsane… Aksine, bir kadının adını, kanla yazdığı bir tarihin tam ortasında buluruz.

Saka (ya da İskit) Türkleri, sert doğa koşullarına ve sürekli savaşlara rağmen hayatta kalmayı başarmış, özgürlüğüne düşkün bir halk. İşte tam bu dönemde, bir kadının liderliğinde yazılıyor en çok unutulan ama unutulmaması gereken destanlardan biri.


Tomris Hatun’un hikâyesi sıradan bir yönetici anlatısı değil. O, kocası öldüğünde gözyaşını içine akıtıp tahtın başına geçen bir ana, bir hükümdar. Onun için liderlik sadece otorite değil, halkına karşı duyduğu bir sorumluluktu. Çünkü o çağda, bir kadının yalnızca yönetime geçmesi değil, koca bir orduyu arkasına alıp imparatorluklara meydan okuması bile başlı başına bir isyandı.

Ama Tomris’in hayatı isyandan çok, intikamla tanımlanır. Pers İmparatoru Büyük Kiros, Saka topraklarını ele geçirmek için hileye başvurduğunda Tomris’in oğlu esir düşer ve intihar eder. Acının insanı nasıl keskinleştirdiğini anlatan efsanelerden biridir bu. Tomris, oğlunun ardından ağıt yakmak yerine ordusunu toplar. Savaş meydanına çıkarken arkasında sadece savaşçılar değil, yas tutan bir halk vardır.

Savaşın ve Anlamın Eşiğinde

Kiros’un ordusu, sayıca üstündür. Ama Tomris’in öfkesi, inadı ve adaleti savaş meydanına bir sarsıntı gibi iner. Tarihçiler, bu savaşta Tomris’in Pers ordusunu bozguna uğrattığını ve Kiros’un öldüğünü yazar. Rivayet odur ki Tomris, onun kesik başını kan dolu bir tuluma atar ve şöyle seslenir:

“Sen kana doyamadın ya, al şimdi doyasıya iç!”

Bu sözün içinde sadece intikam yoktur; adalet vardır, hesap sorma vardır, bir annenin evladı için yakabileceği dünyanın en soğuk öfkesi vardır.


Bugün Tomris Hatun’un adını taşıyan heykeller var, kitaplar yazıldı, filmler çekildi. Ama belki de en gerçek iz, onun adının bozkır rüzgârında hâlâ fısıltıyla dolaşması. Çünkü o, savaş kazanmış bir komutandan çok daha fazlasıydı.Kadın olmanın zayıflıkla eş tutulduğu bir çağda, halkının önünde yürümeye cesaret etmiş bir insandı.

Onun hikâyesi, yalnızca geçmişte kalan bir efsane değil; bugün hâlâ ayakta kalmaya çalışan, kendi sesini bulmaya çalışan kadınlara sessiz bir selam gibidir.

Tomris Hatun, adını nice çağlara duyurmuş bir kadın olarak, yalnızca Saka halkının değil, tüm Türk tarihinin ortak hafızasında yer bulur. O, kendi çağına sığmamış bir sesin, zamanın ötesinden gelen yankısıdır.



Comments


bottom of page