top of page

ÇÖZÜM SÜRECİ

  • Yazarın fotoğrafı: Adem Küçük
    Adem Küçük
  • 22 Nis
  • 3 dakikada okunur

BİR MİLLETİN SABRIYLA OYNANAN BARIŞ TİYATROSU


ÇÖZÜM SÜRECİ
ÇÖZÜM SÜRECİ

Çözüm süreci…Devletin, terörle mücadele yerine; eli kanlı bir terör örgütü olan PKK ile müzakere yolunu tercih ettiği, Türk milletinin hafızasında derin yaralar bırakan bir dönemin adıdır.

2013-2015 yılları arasında yoğunlaşan bu süreç, kamuoyuna “barış”, “kardeşlik”, “demokratik açılım” gibi cilalı kelimelerle sunulsa da, gerçekte bir milletin birliğini, vatanın bütünlüğünü ve devletin ciddiyetini zedeleyen bir teslimiyet politikasıydı. "Çözüm Süreci" adıyla servis edilen bu dönem, Türk milletine değil; devlete silah doğrultanlara “çözüm” üretme çabasıydı.Devletin sırtını dönüp milletine rağmen yürüttüğü bu süreçte, “barış” adı altında devletin saygınlığı, milletin güvenlik duygusu, Türk kimliği ve millî hafıza sistemli şekilde hedef alındı.


Bu süreçte Türkçülük "aşırı", millî refleksler "ırkçı", vatanseverlik ise "barış düşmanlığı" gibi gösterildi. Oysa olan biten, Türk milletine rağmen yapılan bir siyasi mühendislik projesiydi .Kimi bunu “cesur bir adım” olarak nitelendirdi.Ama millet bu adıma “ihanet” dedi. Çünkü bu süreçte kurşun sıkılmadı belki, ama kimliğe, tarihe ve aidiyete kurşun sıkıldı.

Süreçte Yaşananlar

“Çözüm süreci” adı verilen bu dönemde yaşananlar, devlet ciddiyetine ve millet vicdanına sığmayacak nitelikteydi:

• Teröristlerin sınırdan geçişi:

PKK'lı teröristler, sınır kapılarından ellerini kollarını sallayarak geçtiler. Habur'da karşılandılar, çadır mahkemelerinde aklandılar. Türk adaletinin temsili yerle bir edildi.

• Valilerin yetkileri ellerinden alındı:

Güvenlik güçlerine, özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki valilere, “operasyon yapmayın” talimatı verildi.Devletin silahlı eli sustu, teröristlerin sesi yükseldi.

• Dağlara barış çadırı kuruldu:

PKK’nın silahlı unsurları dağlarda eğitim verirken, şehirlerdeki temsilcileri “barış mitingleri” düzenledi.Bu mitinglerde Türk bayrağı yoktu, ama PKK paçavraları göğe çekilmişti.

• Şehit cenazeleri arttı:

Devlet geri çekilirken, terör ilerledi. Mayınlar patladı, pusular kuruldu, binlerce vatan evladı toprağa düştü.Barış adına yapılan her taviz, bir annenin ağıtına dönüştü.

• Habur Rezaleti:

Belki de sürecin en utanç verici anıydı.PKK’lılar Türkiye’ye döndü, mahkeme çadırda kuruldu.Devletin adaleti, sembolik bir tiyatro sahnesine dönüştü.

Hafızaya Vurulan Darbeler: Semboller Silindi

Bu süreç sadece güvenlik boyutuyla sınırlı değildi.Millî semboller hedef alındı.

• Andımız kaldırıldı.

“Türküm, doğruyum, çalışkanım” diyen çocuk sesleri susturuldu.“Türk” demek “ayrımcılık” gibi gösterildi.Ama bu millet o yeminle büyümüştü.

• T.C. tabelaları söküldü.

Resmî dairelerden “Türkiye Cumhuriyeti” ibaresi kaldırıldı.Devlet, kendinden utanıyormuş gibi davranmaya başladı.

• Millet sessiz kalmadı.

Sosyal medya kullanıcı adlarının başına “T.C.” eklendi.Çünkü devlet unuturken, millet hatırladı.

Türkçülük Neden Hedefteydi?

Bu süreçte en büyük hedeflerden biri de Türkçülük oldu.Çünkü Türkçülük, bu milletin vicdanıdır.Türkçülük, sınır çizgisidir.Ve o dönemde bu çizgiyi silmeye çalışanlar, karşılarında Türk milliyetçilerini buldu.

Barışın adı kullanıldı ama yapılan tarihsizleştirme, kimliksizleştirme ve devletsizleştirme operasyonuydu.Türkçülük ise bu saldırının panzehiriydi.Bu yüzden susturulmak istendi. Türkçü aydınlar, kanaat önderleri ve sivil toplum yapıları "barışı istemeyenler", "şahinler", "gerici milliyetçiler" olarak etiketlendi.Oysa Türkçülük, bir barış karşıtlığı değil; devletin, vatanın ve milletin bölünmezliğine duyulan sadakattir.

Ama ne yazık ki çözüm sürecinde bu sadakat, “sorun” gibi gösterildi.Tarihi unutmayanlar dışlandı.Şehitleri ananlar susturulmak istendi.Ama Türk milleti unutmadı. Unutmaz.

Sonuç: Çözüm müydü, Çöküş mü?

Çözüm süreci, büyük umutlarla başladı denildi.Oysa millet umutla değil, endişeyle izledi olan biteni.

Ve süreç başarısız oldu.

  • PKK, sözde geri çekilecekti, silah bırakacaktı. Ama olmadı.

  • Bölücü talepler daha da arttı.

  • Şehirler kazıldı, hendek savaşları başladı.

  • Türk ordusu, o hendekleri kapatırken, bedel yine şehitlerle ödendi.

  • Yüzlerce Mehmetçik şehit oldu

  • Barış diye yola çıkanlar, millete suskunluk dayattı.

Bir milletin hafızasında, barış adıyla oynanan bu tiyatro utançla anıldı.

Bugün, hâlâ “çözüm” diye ortaya çıkan her söylem, o kara dönemi hatırlatıyor.

Ve biz hatırlıyoruz:


Türk milleti susmaz. Türkçüler geri çekilmez. Vatan, millet ve bayrak için bu millet asla pazarlık yapmaz. Türkçülük; bu milletin çimentosudur, vicdanıdır, namusudur.

Son Söz

Bu yazı sadece bir süreci değil, bir milletin uyanışını anlatıyor.Habur'u, Andımız'ı, tabelaları unutmayanlar için.Şehitleriyle dirilenler, kimliğiyle yaşayanlar için.Otağ-ı Türk olarak hatırlatıyoruz:

“Devlet teröristle masaya oturmaz. Oturursa o artık Türk devleti değildir.”

Comments


bottom of page